Seyahatnâmeden;Karadeniz'in doğu kıyılarını bir taç gibi süsleyen Trabzon için bizim tatlı sözlü seyyahımız Evliya Çelebi şöyle der:
- Bu şehre küçük İstanbul denilse yeridir. İrem bağları gibi süslü bir şehirdir burası. Hamsi balığı pek meşhurdur. Onun için şu beyitleri söylerler:
Trabzondur yerümüz
Ahça tutmaz elümüz
Hamsi paluk olmasa
Nic'olurdu halumuz
Evliya Çelebi, Trabzon'u bütün özellikleriyle anlata dursun biz, adı üzerindeki söylentilere geçelim:Bir zamanlar Trabzon'un bulunduğu yerde küçük, şirin bir kasaba varmış. Bir gün, kasabaya, tozu dumana katarak dört nala, bir atlı girmiş. Doğruca nalbant dükkanına giderek haykırmış:
- Atım terini soğutmadan tiz nallayın! Yoksa hepinizi kılıçtan geçirim.
Herkes, süvarinin heybetinden titremeye başlamış. Nalbant hemen dört nal hazırlayıp süvariye uzatmış:
- Yiğidim, gör nalları! Beğenirsen çivileyelim, demiş.
Süvari nalları şöyle bir yoklamış, avucunda sıkarak iki büklüm edivermiş:
- Ben teneke değil, nal isterim! diye gürlemiş.
Nalbant bu defa, halis çelikten dört nal hazırlamış, atını nallamış. Atlı yabancı memnun. Cebinden bir altın çıkararak nalbanta uzatmış. Nalbant, altını parmakları arasında şöyle bir sürtüştürmüş. Paranın bütün yazıları silinmiş. Kendine dikkatle bakan atlıya:
- Al bu bozuk altını! Baksana tuğrası bozulmuş, diye uzatmış.
Yiğit adam şaşırmış, bir altın daha çıkarmış. Nalbant bir sürtüşle, onun da tuğrasını bozmuş. O zaman atlı, karşısındakinin hiç de yabana atılır birisi olmadığını anlamış:
- Hey, demiş. Atla atına, düş peşime. Sen bir nalbant dükkânına değil, er meydanına layıksın.
O günden sonra bu kasabanın adı "Tuğra bozan" olmuş. Ve bu isim, zamanla "Trabzon" biçiminde söylenmiş.
Bir başka söylentiye göre de, Trabzon kalesi, sofraya benzer, yuvarlak, kesme taşlardan yapılmış. Bugün bile Trabzon'un Harmankaya'sında bu taşlardan varmış. Sofraya benzetilen taşlardan... Rumlar, sofraya "trabeze" dediklerinden, şehrin adı da Trabzonolmuş.
Evliya Çelebi'miz, Trabzon'un ilk kurucusunun, zevk ehli, şen şatır bir kadın olduğunu, bundan dolayı bu şehre, neşeli kadın anlamına gelen "Tarb-zen" denildiğini, ya da suyu ve havasının hoşluğundan dolayı "tarb-ı efzun" adının verildiğini kaybeder. Bazı kitaplarda da, Trabzon adının "Tuğra basan" dan geldiği, bu şehirde de, sultanların kendi adlarına tuğralı sikke, yani madeni para bastırdıkları kayıtlıdır.
http://www.yeniosmanlilar.org/index.php?option=com_content&task=view&id=537&Itemid=42
http://wowturkey.com/forum/viewtopic.php?t=85089&start=20
29 Mayıs 2010 Cumartesi
27 Mayıs 2010 Perşembe
Trabzon Meydan Parkı'nın yeniden düzenleme projesi tamamlandı.
Trabzon Meydan Parkı'nın yeniden düzenleme projesi tamamlandı.
Trabzon Belediyesi tarafından meydan parkını yeniden düzenlemek için hazırlanan proje çalışması tamamlandı.
Trabzon Belediyesi tarafından meydan parkını yeniden düzenlemek için hazırlanan proje çalışması tamamlandı.
Trabzon Belediyesi Kent Tasarım Ofisi, KTÜ, Mimarlar Odası gibi STÖ’lerin de destekleriyle hazırlanan proje ile birlikte Atatürk Alanı, İskenderpaşa Camii çevresi ve mevcut belediye binasını içine alacak şekilde yeniden düzenlenmesi planlandı.
Trabzon Belediye Başkanı Dr. Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu, tamamlandığında Avrupa’nın en güzel meydanlarından biri olacağına inandıkları Meydan Parkı düzenleme projesinin bitirildiğini belirterek, “Projeyi bu hafta içerisinde Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu'na göndereceğiz. Yaklaşık 5 milyon TL’ye mal olacak bu projeyi kentimizde yapılacak olan 2011 Avrupa Gençlik Olimpiyatları öncesi Trabzonluların hizmetine sunmayı planlıyoruz” diye konuştu.
Ne De Olsa Bize Her Yer Trabzon
ABD TS Club standı açıldı
Trabzonspor Genel Sekreteri Hasan Yener ve Genel Müdür Sinan Zengin, Amerika'da Türk günü festivaline katıldı.
Trabzonspor Genel Sekreteri Hasan Yener ve Genel Müdür Sinan Zengin, Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu (TADF) tarafından bu yıl 29'uncusu düzenlenen Türk Günü festivaline katıldı.
Türk Milli Takımı’nın da katıldığı festivalde ilk kez Trabzonspor Standı açıldı. TS Club ürünlerinin satışının da gerçekleştirildiği stantta Genel Sekreter Hasan Yener ve Genel Müdür Sinan Zengin taraftarlarla yakından ilgilenerek, kendileriyle bol bol hatıra fotoğrafı çektirdiler.
Genel Sekreter Hasan Yener, Amerika’da kendilerine gösterilen ilgiden son derece memnun kaldığını belirterek, “Standımızda yer alan ürünler 2 saat içinde tüketildi. Gördüğümüz yoğun ilgi bizleri memnun etti. Bu da Trabzonspor’un taraftar potansiyelini bir kez daha gözler önüne serdi. Taraftar potansiyelini gördükten sonra ileride Amerika’da TS Club Mağazası açabileceğimizi düşünüyoruz” dedi.
http://www.haber61.net/news_detail.php?id=58462
Trabzonspor Genel Sekreteri Hasan Yener ve Genel Müdür Sinan Zengin, Amerika'da Türk günü festivaline katıldı.
Trabzonspor Genel Sekreteri Hasan Yener ve Genel Müdür Sinan Zengin, Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu (TADF) tarafından bu yıl 29'uncusu düzenlenen Türk Günü festivaline katıldı.
Türk Milli Takımı’nın da katıldığı festivalde ilk kez Trabzonspor Standı açıldı. TS Club ürünlerinin satışının da gerçekleştirildiği stantta Genel Sekreter Hasan Yener ve Genel Müdür Sinan Zengin taraftarlarla yakından ilgilenerek, kendileriyle bol bol hatıra fotoğrafı çektirdiler.
Genel Sekreter Hasan Yener, Amerika’da kendilerine gösterilen ilgiden son derece memnun kaldığını belirterek, “Standımızda yer alan ürünler 2 saat içinde tüketildi. Gördüğümüz yoğun ilgi bizleri memnun etti. Bu da Trabzonspor’un taraftar potansiyelini bir kez daha gözler önüne serdi. Taraftar potansiyelini gördükten sonra ileride Amerika’da TS Club Mağazası açabileceğimizi düşünüyoruz” dedi.
http://www.haber61.net/news_detail.php?id=58462
25 Mayıs 2010 Salı
Küçük Mahir'in Trabzonspor Aşkı
Ne mutlu ona...Üzerinde taşıdığı forma memleketinin takımının forması..İstanbul takımlarını tutmak zorunda değil..Onun yaşındaki kaç çocuk bu ayrıcalığa sahip...
24 Mayıs 2010 Pazartesi
Trabzonlu Ataoğlu ailesinin kahreden dramı
Gürcistan’ın Zestafoni şehrinde 19 Haziran 2007’de lokantalarına zorla giren Gürcüler ile çıkan kavga sonucu bir Gürcü’nün bıçaklanması olayına karıştığı iddiasıyla Gürcistan’da 15 yıl hapse mahkum edilen Alican Ataoğlu hapiste kötü şartlar nedeniyle verem ve zehirli mantar hastalığıyla boğuşuyor.
DOKTORLAR ‘GÖNDERİN’ DİYOR SAVCILIK ENGELLİYOR
Ailesinin hiç yere 15 yıla mahkum edildiğini ifade ettiği Alican Ataoğlu, Gürcü zindanlarında verem hastası oldu. Ailesi Alican Ataoğlu’nun Gürcü doktorları tarafından Türkiye’ye gönderilmek istendiğini ancak savcılığın izin vermediğini söylediler. Alican Ataoğlu’nun abisi Levent Ataoğlu’ da kardeşinin verem hastalığıyla ölüm-kalım savaşı verdiğini belirterek, “Kardeşim çeşitli hastalıklarla o zor şartlar altında hayat mücadelesi veriyor. Kardeşim için oranın doktorları Türkiye’de tedavi olması lazım diyorsa da buna Gürcistan savcıları müsaade etmiyor. Bu nasıl iştir” dedi.
TEK SUÇU BAYRAĞINI KORUMAK
Gürcistan’ın Zestafoni şehrinde 3 yıldır tutuklu bulunan Alican Ataoğlu’nun annesi Emine Ataoğlu, oğlunun tek suçunun bayrağını, namusunu ve ekmeğini korumak olduğunu söylüyor. Anne Ataoğlu, “Çocuğumun tek suçu, bayrağını, namusunu ve ekmeğini korumaktı. Oğlum böyle yapınca onlar çılgına döndü ve daha kötü davranmaya başladılar Alican’a. Türk olduğun için sana bak neler yapacağız dediler. Türk büyüklerimizden yardım istiyorum” diye konuştu.
CUMHURBAŞKANIMIZDAN YARDIM İSTİYORUM
Oğlu Alican Ataoğlu’nun suçsuz olduğunu iddia eden yüreği acılı anne Emine Ataoğlu, olay anında oğlunun yanında bulunan arkadaşı Köksal Yıldız’ın yaralanan Gürcü’yü kendisinin bıçakladığını itiraf ettiğini iddia ederek, “Köksal Yıldız Gürcü’yü ben bıçakladım suçlu benim diyor. Ancak oğlum hala suçsuz yere içeride yatıyor” diye konuştu.
Gürcülerin Türk düşmanlığı yaparak oğlunu 15 yıl hapse mahkum ettiğini belirten anne Emine Ataoğlu, “Ben Sayın Cumhurbaşkanımızdan, Başbakanımızdan, Dışişleri Bakanından destek istiyorum. Cumhurbaşkanımız bu işi duysa buna çözüm getireceğinden eminim. Çünkü duyarlı bir insan olduğuna inanıyorum” ifadelerini kullandı.
GÜRCÜ AİLEYİ EVİMİZDE AĞIRLADIK
Emine Ataoğlu, eşinin Gürcistan ile bağlantıları olduğundan dolayı evlerinde Gürcü misafir ağırladıklarını söyledi. “Ben onlara onların benim oğluma yaptıklarını yapmadım. Ben de onlara kötü davranabilirdim” diyen Emine Ataoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Gürcü aileyi ağırladık. 20 gün kaldılar. Aileleri teşekkür ettiler bizi. Eşim orada bir gürcü ile tanışmıştı. Bende kötü davranabilirdim onların oğluma kötü davrandığını düşünerek ama davranmadım. Bizde misafir olan gürcüler bile ülkelerine lanet ettiler”
İRAN OĞLUMUN YANINDAKİ SUÇLUYU ALDIRDI
Anne Ataoğlu ilginç iddialarına şöyle devam etti: ”Alman gelip Türkiye Cumhuriyeti ülkesinde tecavüz ettiğinde Alman hükümeti vatandaşına gelip sahip çıktı. İstanbul’da bir Amerikalı tarafından öldürülen Türk vatandaşı için Amerikan makamları Amerikalının Türkiye’de yargılanmasına izin vermedi. Kendileri yargıladı. Bizim hükümetimiz ise bunları yapamıyor. Bizim vatandaşlarımızın başka bir ülkede başına bir durum geldiğinde kurtarılamıyor. İranlı bir vatandaş benim oğlumla aynı cezaevinde yatıyordu. Bir gece İran hükümeti onu aldı oradan bir iki ay önce oldu bu olay. Benim çocuğumu alacak bir el yok mu. Allah aşkına bir yardım edin”
BAKAN ÖZAK’LA KONUŞTUM
Yüreği acılını anne oğlunu kurtarmak için her türlü yolu denerken konuyu Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Faruk Özak’a açarak devlet kanallarından yardım istedi. Anne Emine Ataoğlu, “Ben Sayın Cumhurbaşkanımızdan, Başbakanımızdan, Dışişleri Bakanından destek istiyorum.
Ben Başbakan’a 7 Temmuz 2009’da Trabzon’da yaptığı mitinginde ulaştım. Başbakan konuyu bilmiyordu. Sizinle özel görüşmem gerekiyor başbakanım dedim. Başbakan önemli bir işinin olduğunu söyledi ve beni Bakan Faruk Özak’a yönlendirdi. Faruk Bey’e konuyu ilettim. Ben bu devlet büyüklerimden yardım istiyorum. Ekmek istemiyorum, çocuğumun Türkiye’ye gelmesini istiyorum. Şu anda benim evladım burada olsaydı askeri vazifesini yapacaktı” dedi.
CUMHURBAŞKANLIĞINDAN AÇIKLAMA GELDİ
Oğlunu kurtarmak için her yolu deneyen anne devlet büyüklerinden yardım isterken anneye cevap Cumhurbaşkanlığı kanalından geldi. Anne Ataoğlu, Cumhurbaşkanlığından kendisini aradıklarını ifade ederek, “Sizin başvurunuzu dikkate aldık. Gelişmelerden size haberdar edeceğiz” dedi.
GİTTİĞİNDE 17 YAŞINDAYDI
Emine Ataoğlu şunları kaydetti: “Henüz liseyi bitirdiği yaz idi. Babasının kardeş ülke dediğimiz Gürcistan’da açmış olduğu bordo-mavi isimli iş yerine göndermiştim onu. Bir gece yarısı 5 Türk düşmanı gürcü tarafından talan edilen işyerimizde kendilerini koruma amaçlı bir bıçaklı yaralama olayı oldu. Fakat Türk düşmanı birkaç tane Gürcistan’daki hukuk adamı bunları suçlu grubuna sokarak 14-15 yıl ceza vermiştir. Şuanda benim çocuğum 21 yaşında. Sedef hastası idi, oradaki olumsuz şartlardan dolayı sedefi zehirli mantara çevrildi. Verem oldu, kalbinden rahatsız, 21 yaşında olmasına rağmen şekeri yükseldi. Orada şuanda revirde yatıyor. Cezaevinin doktoru oğlumun tedavisinin Türkiye’de yapılması gerektiğini yazıp imzalamasına rağmen Türkiye’ye gönderilmiyor. Gürcü hukuk adamları bunlara engel oluyor. Bunu ancak size değil sıkıysa Türk büyükleri alsın dediler bize. Siz Türk olduğunuz için 1-0 geriden başlıyorsunuz dediler. Saakaşvili Türk dostuyuz diyor, ama bunlar Türk düşmanı”
TÜRK BAYRAĞINI TİŞÖRTÜNE SARDI
Anne Ataoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Gürcüler, orada Türk bayrağını, Trabzonspor bayrağını indirdiler. Türk bayrağını parçaladılar. Benim çocuğum sırtındaki tişörtünü çıkardı ve Türk bayrağını tişörtüne sardı. 17 yaşındaydı o zamanlar.
CUMA GÜNLERİ GÖRÜŞÜYORLAR
Kardeşi ile Cuma günleri görüştüğünü söyleyen ağabey Levent Ataoğlu da kardeşi için elinden geleni yapıyor. Alican’ın Türkiye’ye getirilebilmesi için her yolu deneyen Ataoğlu, Alican ile her Cuma günü telefonla görüştüklerini söyledi. Levent Ataoğlu, kardeşi Alican’ın kendisine çok zor durumda olduğunu ve biranönce Türkiye’ye dönmek istediğini söylediğini ifade etti.
Olayın geçmişi: Gürcistan’ın Zestafoni şehrinde bordo-mavi isimli lokanta işletirken 19 Haziran 2007’de gece yarısı 5 alkollü Gürcü vatandaşı ile çıkan tartışmanın büyümesi üzerine kavgada bir Gürcistan vatandaşı bıçakla hafif şekilde yaralanıyor. Bu olayın ardından Alican Ataoğlu’nun babası Cevdet Ataoğlu, Gürcü polisini arıyor ve yardım istiyor. Olay yerine intikal eden Gürcü güvenlik güçleri, olaya karıştığı iddiasıyla Alican Ataoğlu, Köksal Yıldız’ı 15 yıl hapse mahkûm ediyor. 3 yıldan beri uygunsuz şartlarda tutuklu bulunan Türk vatandaşlarından Alican Ataoğlu (21) sedef hastası olup halen zehirli mantar ve ikinci derece verem teşhisi ile tedavi görüyor. Gürcü doktorlar Alican’ın Gürcistan’daki imkânlarla tedavi edilemeyeceğini ve Türkiye’ye sevkini imzaladılar. Ancak Gürcü yetkililer Alican’ı bırakmamakta ısrarlı.
Haber: Batuhan Hazar ÇAVDAR / Haber61.net
http://www.haber61.net/news_detail.php?id=58309
DOKTORLAR ‘GÖNDERİN’ DİYOR SAVCILIK ENGELLİYOR
Ailesinin hiç yere 15 yıla mahkum edildiğini ifade ettiği Alican Ataoğlu, Gürcü zindanlarında verem hastası oldu. Ailesi Alican Ataoğlu’nun Gürcü doktorları tarafından Türkiye’ye gönderilmek istendiğini ancak savcılığın izin vermediğini söylediler. Alican Ataoğlu’nun abisi Levent Ataoğlu’ da kardeşinin verem hastalığıyla ölüm-kalım savaşı verdiğini belirterek, “Kardeşim çeşitli hastalıklarla o zor şartlar altında hayat mücadelesi veriyor. Kardeşim için oranın doktorları Türkiye’de tedavi olması lazım diyorsa da buna Gürcistan savcıları müsaade etmiyor. Bu nasıl iştir” dedi.
TEK SUÇU BAYRAĞINI KORUMAK
Gürcistan’ın Zestafoni şehrinde 3 yıldır tutuklu bulunan Alican Ataoğlu’nun annesi Emine Ataoğlu, oğlunun tek suçunun bayrağını, namusunu ve ekmeğini korumak olduğunu söylüyor. Anne Ataoğlu, “Çocuğumun tek suçu, bayrağını, namusunu ve ekmeğini korumaktı. Oğlum böyle yapınca onlar çılgına döndü ve daha kötü davranmaya başladılar Alican’a. Türk olduğun için sana bak neler yapacağız dediler. Türk büyüklerimizden yardım istiyorum” diye konuştu.
CUMHURBAŞKANIMIZDAN YARDIM İSTİYORUM
Oğlu Alican Ataoğlu’nun suçsuz olduğunu iddia eden yüreği acılı anne Emine Ataoğlu, olay anında oğlunun yanında bulunan arkadaşı Köksal Yıldız’ın yaralanan Gürcü’yü kendisinin bıçakladığını itiraf ettiğini iddia ederek, “Köksal Yıldız Gürcü’yü ben bıçakladım suçlu benim diyor. Ancak oğlum hala suçsuz yere içeride yatıyor” diye konuştu.
Gürcülerin Türk düşmanlığı yaparak oğlunu 15 yıl hapse mahkum ettiğini belirten anne Emine Ataoğlu, “Ben Sayın Cumhurbaşkanımızdan, Başbakanımızdan, Dışişleri Bakanından destek istiyorum. Cumhurbaşkanımız bu işi duysa buna çözüm getireceğinden eminim. Çünkü duyarlı bir insan olduğuna inanıyorum” ifadelerini kullandı.
GÜRCÜ AİLEYİ EVİMİZDE AĞIRLADIK
Emine Ataoğlu, eşinin Gürcistan ile bağlantıları olduğundan dolayı evlerinde Gürcü misafir ağırladıklarını söyledi. “Ben onlara onların benim oğluma yaptıklarını yapmadım. Ben de onlara kötü davranabilirdim” diyen Emine Ataoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Gürcü aileyi ağırladık. 20 gün kaldılar. Aileleri teşekkür ettiler bizi. Eşim orada bir gürcü ile tanışmıştı. Bende kötü davranabilirdim onların oğluma kötü davrandığını düşünerek ama davranmadım. Bizde misafir olan gürcüler bile ülkelerine lanet ettiler”
İRAN OĞLUMUN YANINDAKİ SUÇLUYU ALDIRDI
Anne Ataoğlu ilginç iddialarına şöyle devam etti: ”Alman gelip Türkiye Cumhuriyeti ülkesinde tecavüz ettiğinde Alman hükümeti vatandaşına gelip sahip çıktı. İstanbul’da bir Amerikalı tarafından öldürülen Türk vatandaşı için Amerikan makamları Amerikalının Türkiye’de yargılanmasına izin vermedi. Kendileri yargıladı. Bizim hükümetimiz ise bunları yapamıyor. Bizim vatandaşlarımızın başka bir ülkede başına bir durum geldiğinde kurtarılamıyor. İranlı bir vatandaş benim oğlumla aynı cezaevinde yatıyordu. Bir gece İran hükümeti onu aldı oradan bir iki ay önce oldu bu olay. Benim çocuğumu alacak bir el yok mu. Allah aşkına bir yardım edin”
BAKAN ÖZAK’LA KONUŞTUM
Yüreği acılını anne oğlunu kurtarmak için her türlü yolu denerken konuyu Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Faruk Özak’a açarak devlet kanallarından yardım istedi. Anne Emine Ataoğlu, “Ben Sayın Cumhurbaşkanımızdan, Başbakanımızdan, Dışişleri Bakanından destek istiyorum.
Ben Başbakan’a 7 Temmuz 2009’da Trabzon’da yaptığı mitinginde ulaştım. Başbakan konuyu bilmiyordu. Sizinle özel görüşmem gerekiyor başbakanım dedim. Başbakan önemli bir işinin olduğunu söyledi ve beni Bakan Faruk Özak’a yönlendirdi. Faruk Bey’e konuyu ilettim. Ben bu devlet büyüklerimden yardım istiyorum. Ekmek istemiyorum, çocuğumun Türkiye’ye gelmesini istiyorum. Şu anda benim evladım burada olsaydı askeri vazifesini yapacaktı” dedi.
CUMHURBAŞKANLIĞINDAN AÇIKLAMA GELDİ
Oğlunu kurtarmak için her yolu deneyen anne devlet büyüklerinden yardım isterken anneye cevap Cumhurbaşkanlığı kanalından geldi. Anne Ataoğlu, Cumhurbaşkanlığından kendisini aradıklarını ifade ederek, “Sizin başvurunuzu dikkate aldık. Gelişmelerden size haberdar edeceğiz” dedi.
GİTTİĞİNDE 17 YAŞINDAYDI
Emine Ataoğlu şunları kaydetti: “Henüz liseyi bitirdiği yaz idi. Babasının kardeş ülke dediğimiz Gürcistan’da açmış olduğu bordo-mavi isimli iş yerine göndermiştim onu. Bir gece yarısı 5 Türk düşmanı gürcü tarafından talan edilen işyerimizde kendilerini koruma amaçlı bir bıçaklı yaralama olayı oldu. Fakat Türk düşmanı birkaç tane Gürcistan’daki hukuk adamı bunları suçlu grubuna sokarak 14-15 yıl ceza vermiştir. Şuanda benim çocuğum 21 yaşında. Sedef hastası idi, oradaki olumsuz şartlardan dolayı sedefi zehirli mantara çevrildi. Verem oldu, kalbinden rahatsız, 21 yaşında olmasına rağmen şekeri yükseldi. Orada şuanda revirde yatıyor. Cezaevinin doktoru oğlumun tedavisinin Türkiye’de yapılması gerektiğini yazıp imzalamasına rağmen Türkiye’ye gönderilmiyor. Gürcü hukuk adamları bunlara engel oluyor. Bunu ancak size değil sıkıysa Türk büyükleri alsın dediler bize. Siz Türk olduğunuz için 1-0 geriden başlıyorsunuz dediler. Saakaşvili Türk dostuyuz diyor, ama bunlar Türk düşmanı”
TÜRK BAYRAĞINI TİŞÖRTÜNE SARDI
Anne Ataoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Gürcüler, orada Türk bayrağını, Trabzonspor bayrağını indirdiler. Türk bayrağını parçaladılar. Benim çocuğum sırtındaki tişörtünü çıkardı ve Türk bayrağını tişörtüne sardı. 17 yaşındaydı o zamanlar.
CUMA GÜNLERİ GÖRÜŞÜYORLAR
Kardeşi ile Cuma günleri görüştüğünü söyleyen ağabey Levent Ataoğlu da kardeşi için elinden geleni yapıyor. Alican’ın Türkiye’ye getirilebilmesi için her yolu deneyen Ataoğlu, Alican ile her Cuma günü telefonla görüştüklerini söyledi. Levent Ataoğlu, kardeşi Alican’ın kendisine çok zor durumda olduğunu ve biranönce Türkiye’ye dönmek istediğini söylediğini ifade etti.
Olayın geçmişi: Gürcistan’ın Zestafoni şehrinde bordo-mavi isimli lokanta işletirken 19 Haziran 2007’de gece yarısı 5 alkollü Gürcü vatandaşı ile çıkan tartışmanın büyümesi üzerine kavgada bir Gürcistan vatandaşı bıçakla hafif şekilde yaralanıyor. Bu olayın ardından Alican Ataoğlu’nun babası Cevdet Ataoğlu, Gürcü polisini arıyor ve yardım istiyor. Olay yerine intikal eden Gürcü güvenlik güçleri, olaya karıştığı iddiasıyla Alican Ataoğlu, Köksal Yıldız’ı 15 yıl hapse mahkûm ediyor. 3 yıldan beri uygunsuz şartlarda tutuklu bulunan Türk vatandaşlarından Alican Ataoğlu (21) sedef hastası olup halen zehirli mantar ve ikinci derece verem teşhisi ile tedavi görüyor. Gürcü doktorlar Alican’ın Gürcistan’daki imkânlarla tedavi edilemeyeceğini ve Türkiye’ye sevkini imzaladılar. Ancak Gürcü yetkililer Alican’ı bırakmamakta ısrarlı.
Haber: Batuhan Hazar ÇAVDAR / Haber61.net
http://www.haber61.net/news_detail.php?id=58309
23 Mayıs 2010 Pazar
Trabzonspor'un Yeni Transferi
Bordo - mavili yöneticilerin henüz resmi açıklama yapmadığı transferi, Voyvodina Kulübü kendi resmi internet sitesinden duyurdu. Voyvodina Kulübü'nün internet sitesindeki habere göre Trabzonspor, bu sezon Sırp Ligi'nde 22 gol atan, gol krallığı yarışında zirveye oturan, aynı zamanda da sezonun en değerli oyuncusu seçilen Mrdja ile yıllığı 400 bin Dolar'dan 3 yıllık sözleşme imzaladı. Voyvodina Kulübü'ne de 1.5 milyon Euro bonservis bedeli vermeyi kabul eden Trabzonspor, Sırp Milli Takımı'yla 2010 Dünya Kupası'nda mücadele edecek oyuncudan çok şey bekliyor. Fransa Ligi takımlarından Saint Etienne'in de ilgilendiği futbolcu Voyvodina, kulübünün internet sitesinden yaptığı açıklamada, "Trabzonspor'la Perşembe günü görüşmeye başladım ve Voyvodina da bu transferde kolaylık sağladı. Türkiye'de başarılı olmamak için bir neden görmüyorum" dedi.
26 yaşındaki futbolcu 1.87 cm boyunda ve 2008 yılından bu yana oynadığı Voyvodina'da toplam 35 kez fileleri havalandırma başarısı gösterdi.
http://fanatik.ekolay.net/Dragan-Mrdja-Trabzonsporda_3_Detail_35_177789.htm
http://www.abc.net.au/reslib/201002/r510830_2760696.jpg
Trabzon Nüfusu...
GENEL DURUM
Türkiye’de ilk nüfus sayımının yapıldığı 1927 yılında 293.055 olan Trabzon İli Nüfusu 2009 yılı Adrese Dayalı nüfus sayımına kadar geçen 82 yıllık süre içerisinde yaklaşık 2,6 kat artarak 765.127′ye ulaşmıştır. Aynı dönem içerisinde ise Türkiye Nüfusu yaklaşık 5,3 kat artarak 13.648.270′den 72.561.312′e ulaşmıştır.
YILLARA GÖRE NÜFUS DAĞILIMI
NÜFUSUN EĞİTİM DURUMU
Trabzon İlinde Okuma ve yazma bilen nüfusun oranı Türkiye genelinde olduğu gibi her iki cinsiyet için de sürekli artış göstermiştir. 1935 yılında erkeklerin % 28′i, kadınların % 3,7’si okuma yazma bilirken, bu oran 2008 yılında erkeklerde % 97.5′e, kadınlarda % 83.8′e yükselmiştir.
Trabzon’da Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi 2008 Genel Nüfus Sayımı sonuçlarına göre, okuma yazma bilenlerin oranı % 90,56 olup, okuma yazma bilmeyenlerin oranı ise % 9,44′dür. Okuma yazma bilen nüfusun (587.498) % 52,94′ü erkek, % 47,06’sı kadın olup, okuma yazma bilmeyen nüfusun (61.242) % 12,99′u erkek ve % 87,01′i ise kadındır.
http://www.trabzon.gov.tr/?page_id=159
Türkiye’de ilk nüfus sayımının yapıldığı 1927 yılında 293.055 olan Trabzon İli Nüfusu 2009 yılı Adrese Dayalı nüfus sayımına kadar geçen 82 yıllık süre içerisinde yaklaşık 2,6 kat artarak 765.127′ye ulaşmıştır. Aynı dönem içerisinde ise Türkiye Nüfusu yaklaşık 5,3 kat artarak 13.648.270′den 72.561.312′e ulaşmıştır.
2009 yılı Adrese Dayalı Nüfus Sayımı sonuçlarına göre 765.127 olan nüfusun 378.602’si (%49,43) erkek, 386.525′i (%50,57) kadındır. Şehirler nüfusu 408.103 (% 53,34), köyler nüfusu ise 357.024 (% 46,66)’dir. Merkez İlçe nüfusu 292.254′dür.
2009 yılı Adrese Dayalı Nüfus Sayımı sonuçlarına göre Trabzon 81 İl içinde toplam nüfus itibariyle 26′ncı sırada yer almakta ve Türkiye nüfusunun %1,05′ini teşkil etmektedir.
YILLARA GÖRE NÜFUS DAĞILIMI
YIL ERKEK KADIN ŞEHİR KÖY TOPLAM
1927 132.711 160.344 32.836 260.219 293.055
1935 166.514 194.165 40.093 320.586 360.679
1940 181.233 209.500 43.015 347.718 390.733
1945 184.633 210.752 40.243 355.141 395.384
1950 195.413 224.866 46.089 374.190 420.279
1955 214.478 247.771 59.781 402.468 462.249
1960 251.086 281.913 83.692 449.307 532.999
1965 281.583 314.199 108.492 487.290 595.782
1970 312.736 346.384 138.435 520.685 659.120
1975 354.636 364.372 171.570 547.438 719.008
1980 349.500 381.542 186.580 544.465 731.040
1985 380.170 406.047 239.553 546.641 786.194
1990 386.642 409.207 303.612 492.237 795.849
2000 486.957 488.180 478.954 496.183 975.137
2007 364.103 376.466 396.646 343.923 740.569
2009 378.602 386.525 408.103 357.024 765.127
NÜFUSUN EĞİTİM DURUMU
Trabzon İlinde Okuma ve yazma bilen nüfusun oranı Türkiye genelinde olduğu gibi her iki cinsiyet için de sürekli artış göstermiştir. 1935 yılında erkeklerin % 28′i, kadınların % 3,7’si okuma yazma bilirken, bu oran 2008 yılında erkeklerde % 97.5′e, kadınlarda % 83.8′e yükselmiştir.
Trabzon’da Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi 2008 Genel Nüfus Sayımı sonuçlarına göre, okuma yazma bilenlerin oranı % 90,56 olup, okuma yazma bilmeyenlerin oranı ise % 9,44′dür. Okuma yazma bilen nüfusun (587.498) % 52,94′ü erkek, % 47,06’sı kadın olup, okuma yazma bilmeyen nüfusun (61.242) % 12,99′u erkek ve % 87,01′i ise kadındır.
http://www.trabzon.gov.tr/?page_id=159
22 Mayıs 2010 Cumartesi
Trabzon Doğumlu Bazı Ünlü İsimler...
Politikacılar ve devlet adamları
Yazar, şair ve düşünürler
Sporcular
Sanatçılar
- Adnan Kahveci
- Ali Şükrü
- Cevdet Sunay
- Hüseyin Avni Aker
- Kanuni Sultan Süleyman
- Necmettin Karaduman
- Recep Yazıcıoğlu
Yazar, şair ve düşünürler
- Ahmet Özer
- Alâettin Bahçekapılı
- Altan Öymen
- Bahriye Üçok
- Gülsüm Kamu
- Hasan İzzettin Dinamo
- İhsan Topçu
- Mualla Kaynak
- Mustafa Duman
- Oktay Rifat Horozcu
- Sabahattin Eyüboğlu
- Sunay Akın
- Yaşar Miraç
- Yusuf Ahıskalı
Sporcular
- Ahmet Suat Özyazıcı
- Cemal Kamacı
- Şenol Güneş
Sanatçılar
- Dimitri Psathas
- Duygu Sağıroğlu
- Fuat Saka
- Hasan Tunç
- Hayati Hamzaoğlu
- Orhan Peker
- Seyfi Dursunoğlu
- Şakir Sağlam
- Tanju Gürsu
- Temel Gürsu
- Volkan Konak
- Üç Hürel
- Gülsün Sağlamer
- Kemal Alemdaroğlu
- Mustafa Sait Yazıcıoğlu
19 Mayıs 2010 Çarşamba
''Ah Trabzon Yaktın Bizi''
http://www.turkspor.net/images/news/volkan_aglayan.jpg
Maç sonrası V.Demirel'in büyük üzüntüsü objektiflere böyle yansıdı...
Hababam Sınıfı filminde Güdük Necmi'nin söylediği bu replik pazar akşamı tüm Fenerbahçelileri diline dolanmıştı.Trabzonspor kupada çelme taktığı rakibine bir çelme daha taktı ve bir anlamda 96'nın rövanşını aldı.Ben de dahil bütün Trabzonlu gençler önce Trabzonsporlu olur.Sonra da 96'da Fenerbahçe'ye kaptırılan şampiyonluğa dair hikayeleri dinler.Bu bakımdan bir Trabzonsporlu olarak üzerimizden büyük bir ağırlığın kalktığını söyleyebilirim.Sevindik...Ama buruk bir sevinç.Demek ki olay sadece ekonomi değil.Para olmadan da şampiyon olunuyormuş.Artık Trabzonspor eskisi kadar bile sabırlı olmayacak.
Maç sonrası V.Demirel'in büyük üzüntüsü objektiflere böyle yansıdı...
Hababam Sınıfı filminde Güdük Necmi'nin söylediği bu replik pazar akşamı tüm Fenerbahçelileri diline dolanmıştı.Trabzonspor kupada çelme taktığı rakibine bir çelme daha taktı ve bir anlamda 96'nın rövanşını aldı.Ben de dahil bütün Trabzonlu gençler önce Trabzonsporlu olur.Sonra da 96'da Fenerbahçe'ye kaptırılan şampiyonluğa dair hikayeleri dinler.Bu bakımdan bir Trabzonsporlu olarak üzerimizden büyük bir ağırlığın kalktığını söyleyebilirim.Sevindik...Ama buruk bir sevinç.Demek ki olay sadece ekonomi değil.Para olmadan da şampiyon olunuyormuş.Artık Trabzonspor eskisi kadar bile sabırlı olmayacak.
16 Mayıs 2010 Pazar
Ligin Kaderini Belirleyecek Maç:FB-TS
Yarın(pazar) Kadıköy'de kalplerin gümbür gümbür atacağı bir 90 dakika oynanacak.Fenrebhaçe saha ve seyirci avantajını kullanarak hep şampiyon olmayı hem de kupanın rövanşını almak istiyor.Trabzonsporlular-buna ben de dahilim- 96'nın rövanşını almak istiyor..
14 Mayıs 2010 Cuma
Bir Kitap...
Trabzonlu şair-yazar Sunay Akın'ın kitapları büyük ilgi görüyor.Bunlardan birisi de İş Bankası yayınlarından çıkan ve 25.baskısını yapan Ay Hırsızı..Hikaye anlatmada belki de günümüzün en önemli ismi olan Sunay Akın bu kitabında da okuyucularını şaşırtmaya devam ediyor.Ay-Ay'a ulaşma temasının etrafında anlatılan hikayelerin başlıca konuları şunlar:
1-Enver Paşa'nın uçağı kaç kez düştü?
2-Piri Reis'in haritası nasıl bulundu?
3-Atatürk neden hiç uçağa binmedi?
4-Beatles
5-Boğazı yürüyerek geçen Attila Hülagü'nün sırrı neydi?
...
Yukaridaki bazı hikaye başlıklarına bakıp eminim ki sizde''Bu hikayelerin kitabın ismiye ne alakası var?'' diyorsunuz.Sunay Akın'ın bu sorunun cevabını kitapta verdiğini göreceksiniz.Sanatçısı-edebiyatçısı çok olan Trabzon'un evladı olan Sunay Akın'ın kitapları takip edilmeye değer.
Son olarak kitabın etiket fiyatı 12TL ama internetten çok daha uygun fiyattan sipariş verebilrsiniz.
13 Mayıs 2010 Perşembe
Konser..
Karadenizin sevilen sesi Volkan Konak bugün(perşembe) Marmara Üniversitesi'nde hayranlarıyla buluşuyor.
11 Mayıs 2010 Salı
Trabzon Tarihi Hakkında
Trabzon İpek Yolu'nun transit noktalarından biridir.Bu yüzden de tarihi M.Ö 8. yüzyıla kadar dayanır..Roma İmp. parçalanmasıyla Doğu Roma(Bizans) İmparatorluğu'na bağlı hale geldi.İstanbul'un haçlılar tarafından işgali üzerine hanedan üyeleri Trabzon'a yerleşir ve burda Trabzon Rum İmparatorluğu'nu kurarlar.Komnen Krallığı olarak da bilinen bu devlete 1461 yılında Fatih Sultan Mehmet son noktayı koyar.Sonrasında Giresun Gümüşhane ve Bayburt'un da bağlı olduğu bir eyalet merkezi haline gelir.
Yavuz Sultan Selim burada sancak beyliği yapmıştır.Kanuni Sultan Süleyman Trabzon'da doğmuştur.Yani Trabzon ''Fatih'in fethettiği,Yavuz'un yönettiği,Kanuni'nin doğduğu şehir'' ünvanıyla bu üç önemli padişahın buluştuğu bir şehirdir....
Yavuz Sultan Selim burada sancak beyliği yapmıştır.Kanuni Sultan Süleyman Trabzon'da doğmuştur.Yani Trabzon ''Fatih'in fethettiği,Yavuz'un yönettiği,Kanuni'nin doğduğu şehir'' ünvanıyla bu üç önemli padişahın buluştuğu bir şehirdir....
Trabzonspor:2 Denizlispor:1
Hüseyin Avni Aker Stadı'ndaki çim tyenileme çalışmaları nedeniyle İstanbul Olimpiyat Stadında oynanan maçta Karadeniz Fırtınası rakibini rahat bir futbolla yendi..Artık gözler ligin kaderini belirleyecek Fenerbahçe maçında...
7 Mayıs 2010 Cuma
Fırtınam final maçında ferenebahçeyi 3-1 yendi..Maçtan sonra İstanbul yıkılıyordu..Taksim meydanına çıkan ilk grubun içindeydim.İstiklal Caddesi'ne 20 kişiyle girdik.Sonra birden elli kişi olduk.En az on tur attık caddede.Müthişti..Aradan iki gün geçti ama sesim hala kısık.Ama takımıma feda olsun..Artık formamı daha bir gururla giyiyorum.Bu gurbet ellerde böyle bir mutluluğu bana yaşattığın için sağol Trabzonum...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)